Endokrin Sistem - 11. Sınıf Biyoloji
ENDOKRİN SİSTEM
Homeostasisin
sağlanmasında sinir sistemi ve endokrin sistem birlikte çalışırlar.
Endokrin
sistem, salgılarını kana veren bezlerin bir araya gelmesi ile oluşur.
Endokrin bezler (iç salgı bezleri)
Salgılarını doğrudan kana veren bezlerdir. Hipofiz, troit, böbrek üstü bezleri
gibi.
Ekzokrin (dış salgı) bezler
salgılarını bir kanal aracılığı ile vücut boşluğuna veya dışarı bırakan
bezlerdir. Gözyaşı bezi, ter ve süt bezleri gibi.
Karma bezler hem
endokrin hem ekzokrin bez gibi görev yaparlar.Pankreas, eşeysel bezler gibi.
İç salgı bezleri-Endokrin bezler;
•
Çok sayıda damar, sinir ve salgı epiteli hücrelerinden oluşur. ve hormon
üretirler.
Damarlar,
salgı üretimi için hücrelere madde taşırlar ve üretilen salgıları kan yolu ile
ilgili yerlere götürür.
Sinirler salgının miktarını denetler.
Salgı
epitel hücreleri, hormon üretir.
•
İç salgı bezleri vücudun belli bölgelerine yerleşmiştir.
•
İç salgı bezlerinden salgılanan kimyasal uyarıcılara hormon denir.
Hormonların Özellikleri
•
İç salgı bezlerinde üretilerek kana salgılanır ve uyaracağı hücrelere taşınır.
•
Hormonla kanla bütün hücreleri dolaşır ancak o hormona ait reseptörleri taşıyan
hücreler tarafından tanınır. Bu hücrelere hedef
hücre denir. Bazı hormonların reseptörleri tüm vücut hücrelerinde bulunduğu
için hedef organ tüm vücuttur. Örnek: Troksin hormonu
•
Hormonlar hedef hücredeki ilgili enzimleri aktif hale getirirler. Aktifleşen
enzimlerle çekirdek ve sitoplazmadaki faaliyetler düzenlenir.
•
Hormonlar salgılandıkları dokuda değil hedef organda etkilidir.
•
Kanda çok az miktarda bulunmalarına rağmen, etkileri oldukça yüksektir.
•
Kanda belirli bir düzeye geldiklerinde etkilerini gösterirler.
•
Hormonal tepki uzun sürede gerçekleşir, fakat etkisi uzun sürelidir.
•
Normalden az ya da çok salgılanmaları hastalıklara neden olur.
•
Görevini tamamlayan hormonlar ya hedef hücrede veya karaciğere giderek yıkılır.
Bazı hormonlar ise böbrekler aracılığı ile atılır.
•
Aynı endokrin bezden salgılanan farklı hormonlar aynı organ üzerinde farklı
etki gösterebilirken, farklı endokrin bezlerden salgılanan farklı hormonlar
aynı organ üzerinde benzer etki gösterebilirler.
•
Hormonal düzenleme; bitkilerde, bazı omurgasızlarda (halkalı solucanlar,
böcekler, yumuşakçalar, kabuklular) ve omurgalı hayvanlarda görülür.
•
Organik yapılıdırlar. Hormonlar kimyasal yapısına göre üç sınıfta toplanır;
1. Amin hormonlar:
Bu hormonlar tirozin amino asidinin türevleridir. Tiroksin, adrenalin,
noradrenalin amin hormonlardır.
2. Peptit ve protein
hormonlar: Hormonların çoğu peptit (birkaç amino asitli) veya
küçük proteindir (bazıları glukoprotein yapısındadır). Bu hormonlar
® Ribozomlarda
preprohormon olarak büyük moleküller şeklinde sentezlenirler.
® E.
retikulumda kesilerek prohormon olurlar.
® Prohormonlar,
golgi aygıtındada kesilerek aktif hormon haline getirilir, karbonhidrat
eklenecekse eklenir. Golgiden kese içinde ayrılır. Keseler hücre zarına gelir
ve hormon ekzositozla hücre dışına salgılanır.
Parathormon,
hipofiz hormonları, kalsitonin, insülin ve glukagon örnek verilebilir.
Protein
yapılı hormonlar hüce zarının lipit tabakasında çözünmediği için hücre içine
doğrudan giremez. Hücre zarındaki reseptörlere bağlanıp aracı bir molekülü
aktive eder.
3. Steroid Hormonlar:
Adrenal korteks hormonları (kortizol) ile gonadların hormonları (östrojen,
testosteron) steroid yapılı hormonlardır. Steroit yapılı hormonlar hücre
zarının lipit tabakasında çözündüğü için hücre zarından kolaylıkla geçer ve
hücre içindeki hormon reseptörlerine bağlanır.
Bazı
özelleşmiş sinir hücrelerinin salgıladıkları moleküller kan dolaşımı yoluyla
hedef hücrelere taşınır. Bunlara nörohormon
denir.
Sinir
ve endokrin sistemin düzenleyici etkisi arasında farklılıklar bulunur. Bunlar,
® Endokrin
hücrelerin salgıladığı hormonlar vücudun her tarafına yayılır, impuls iletimi
belirli yollardan geçerek etkisini gösterir.
® Hormonların
kanda belirli düzeye ulaşması ve taşınması için belirli bir süreye ihtiyaç olduğundan
etkisi daha yavaş ve uzun sürelidir. Sinir hücrelerinde uyartının elektriksel
nitelikte olması hedef organın kısa zamanda hızlı tepki vermesini sağlar.
ENDOKRİN BEZLER VE
SALGILADIKLARI HORMONLAR
Hormonal
sistemin faaliyetleri beynin hipotalamus bölgesi tarafından denetlenir.
Hipotalamusun
iki grup salgısı vardır;
Birinci grup salgıda,
arka hipofizde depolanan antidiüretik hormon ve oksitosin hormonu bulunur.
İkinci grup salgıda,
ön hipofizin salgı yapmasını düzenleyen hormonlar bulunur. Bu hormonlardan ;
•
Salgılatıcı (releasing) hormonlar (RH = RF), ön hipofizden
hormon salgılanmasını sağlarlar. Hipofiz de ürettiği hormonlarla diğer bezlerin
çalışmasını kontrol eder.
•
Engelleyici (inhibiting) hormonlar, ön hipofizin hormon
salgılamasını durdururlar.
Hormon salgısının düzenlenmesi
Endokrin
bezlerden salgılanan hormonlar fazla olduğunda üretim azalır, az olduğunda
hızlanır. Endokrin bezlerin karşılıklı olarak birbirini etkilemesine geri bildirim (feed-back mekanizması ) denir.
Endokrin
bezlerin salgıladığı hormonların kandaki miktarının azalması hipofiz salgısını
artırır. Buna pozitif geri bildirim
denir.
Endokrin
bezlerin salgıladığı hormonların kandaki miktarının artması hipofiz salgısını
azaltır. Buna negatif geri bildirim
denir.
İnsanda bulunan endokrin bezlerden
başlıcaları ;
hipofiz,
tiroit, paratiroit, böbrek üstü bezleri, pankreas, eşeysel bezler, timüs ve
epifiz bezidir.
Ayrıca
böbrekte, kalpte ve gastrointestinal sistemde de özel salgı hücreleri vardır.
Gebelik süresince plasenta büyük bir iç salgı bezi görevi yapar.
1.
HİPOFİZ BEZİ
Hipotalamusun
altında, hipotalamusla bağlantılı, bezelye büyüklüğünde bir bezdir.
Hipotalamus
hipofizin hormon salgılamasını yönetir ve denetler.
Ön
hipofiz ve arka hipofiz olmak üzere iki loptan oluşur ve farklı hormonlar
salgılanır. Ön lop epitel dokudan, arka lop ise sinir dokudan yapılmıştır.
HiPOFİZ ÖN LOP HORMONLARI
•
Ön lop hipofiz bezinin en büyük bölümü olup tüm bezin %75’ini oluşturur.
•
Sinir lifleri yoktur, salınan hormonların denetimi hipotalamus salgıları ile
olur.
•
Salgıladığı hormonlarla diğer endokrin bezlerin çalışmasını sağlar.
1. Büyüme Hormonu (STH-
Somatotropik hormon) :
•
Çocukluk ve ergenlik döneminde kemiklerde büyümeyi,metabolik işlevleri uyarır.
•
Vücutta büyüme kapasitesi olan her dokuda etkili olur.
•
Hücre çoğalmasını sağlar, protein sentezini arttırır, kan şekerini yükseltir,
yağ depolarını kullandırırken karbonhidrat depolarını korur. Uzun kemiklerin
epifiz plakları üzerini doğrudan etkileyerek epifiz plaklarının devamlılığını
sağlar.
•
Gelişme çağındaki çocuklarda az salgılanırsa epifiz plakları erken kapanır ve
zeka geriliği olmayan cücelik (dwarfizm ),
çok salgılanması sonucu devlik (jigantizm) ortaya çıkar.
•
Ergenlik döneminden sonra fazla miktarda salgılanırsa el, ayak, alın, burun ve
alt çene kemiklerinin fazla büyümesi şeklinde akromegali hastalığı ortaya çıkar.
2. Tiroit Uyarıcı Hormon (TSH) :
•
Tiroit bezini uyararak troksin hormomu salgılanmasını sağlar.
3. Adrenokortikotropik Hormon
(ACTH) :
•
Böbrek üstü bezlerinin kabuk kısmını uyararak steroit yapıdaki hormonların
(kortizol, androjen ve aldesteron)salgılanmasını sağlar.
4. Folikül Uyarıcı Hormon (FSH) :
•
Ergenlik döneminde ve sonrasında salgılanır.
•
Dişilerde yumurtalık foliküllerinin gelişimini, oogenezi (yumurta üretimini) ve
östrojen hormonunun üretilmesini, ergenlik döneminde uterusun büyüme ve
gelişimini sağlar.
•
Erkeklerde spermatogenezi (sperm üretimini)
ve testosteron salgılanmasını uyarır.
5. Luteinleştirici Hormon (LH) :
•
Ergenlik döneminde ve sonrasında salgılanır.
•
Dişilerde ovulasyonu (yumurtlamayı) ve içinde yumurtanın gelişmiş olduğu
folikül kesenin korpus luteuma (sarı cisim) dönüşmesini sağlar. Ayrıca korpus
luteumdan östrojen ve progesteron salgılanmasını uyarır;
•
Erkeklerde ise testisleri uyararak testosteron hormonu salgılanmasını tetikler.
6. Prolaktin (PRL) :
•
Bu hormonun diğer adı luteotropik hormondur (LTH).
• Hamilelik sırasında süt bezlerinin
gelişmesini, süt üretimini ve salgılanmasını uyarır. Ayrıca annelik iç
güdüsünün ortaya çıkmasında etkilidir.
•
Özellikle gebelik ve emzirme dönemlerinde daha fazla salgılanır.
7. Melanosit Uyarıcı Hormon (MSH) :
•
Derinin dermis ve epidermis tabakaları arasında bulunan pigment bulunduran
melanosit hücrelerini uyararak deriye renk veren melanin pigmenti üretmini
sağlar.
II. HİPOFİZİN ARKA LOP HORMONLARI
•
Arka hipofiz, hipotalamusla doğrudan bağlantılıdır.
•
Hipotalamusta sentezlenen oksitosin ve
antidiüretik (ADH) hormonları aksonlar aracılığı ile arka hipofize taşınır, depo
edilir ve gerktiğinde kana salgılanır.
•
Arka lob hormon üretmez hipotalamusta üretilen hormonları kana verir.
1.
Oksitosin Hormonu
•
Doğum sırasında uterus düz kaslarının kasılmasını sağlar, doğumu kolaylaştırır.
•
Doğumdan sonra uterusun kasılmasını devam ettirerek doğum sonu kanamaları
azaltır ve uterusun küçülerek eski hâlini almasını sağlar.
•
Süt bezlerini etkileyerek süt miktarını artırır. Meme bezlerinin çevresindeki
düz kasların kasılmasını sağlayarak süt kanallarının açılmasını ve sütün kanalcıklarda
ilerlemesini kolaylaştırır. Böylece emme sırasında bebeğin süt alabilmesini
sağlar.
2. Antidiüretik Hormon
(ADH, Vasopressin Hormon)
•
Görevi, vücudun sıvı dengesini düzenlemek ve kan basıncını kontrol etmektir.
Kan
plazma hacminin azalması durumunda,
® ADH
sekresyonu artar.
® Böbrek
tübüllerinde suyun geri emilimini etkileyerek süzülen suyun vücutta tutulmasını
sağlar.
® İdrar
miktarını azaltır, idrarın yoğunluğunu arttırır.
® Kanın
plazma hacmi artar ve kan basıncı yükselir.
Kan
plazma hacminin artması durumunda
® ADH
sekresyonu azalır, vücuttan suyun atılımı hızlanır.
ADH’nin
yetersiz salgılanması durumunda suyun büyük bir kısmı böbrek tüplerinde geri
emilemediği için idrar olarak atılır. Bu durumda diabetes insipitus (Şekersiz Şeker hastalığı) adı verilen hastalık
görülür. Hasta çok sık idrara çıkar ve çok fazla su içer.
2-EPİFİZ BEZİ (Glandula Pinealis)
•
Ara beynin tavanında yer alan bezelye büyüklüğünde bir bezdir.
•
Salgıladığı Melatonin hormonu ile eşey bezlerinin erken gelişmesini önler.
•
Epifiz bezi hormonları dokuz yaşından sonra işlevini kaybetmeye başlar.
•
Karanlığın bezdeki olayları aktive ettiği aydınlığın ise inaktive ettiği
3-TİROİD BEZİ (Glandula Thyroidea)
•
Vücudun en büyük endokrin bezidir.
•
Tiroid bezi, yutağın alt ve soluk borusunun üst önünde yer alan bezdir.
•
Yaklaşık 25-30 gram ağırlığındadır.
•
Tiroksin ve kalsitonin hormonları salgılanır.
•
Tiroid bezinin çalışması tiroid bezi ile hipofiz bezinin ön lobu arasındaki
feed–back mekanizmasının işleyişine bağlıdır.
a. Tiroksin Hormonu
•
Yapısında iyot bulunduran bir hormondur.
•
Bütün vücut hücrelerine etki eder.
•
Vücuttaki metabolik hızın ayarlanmasını sağlar.
•
O2 kullanımını artırır ve daha hızlı enerji üretilmesini sağlar.
•
Büyüme ve gelişme sırasında protein sentezini hızlandırır.
•
Nabız ve tansiyonun artmasına neden olur.
b. Kalsitonin Hormonu
•
Kandaki kalsiyum miktarının düzenlenmesinde rol oynar.
•
Kandaki kalsiyum miktarı normal değerin üzerine çıktığında, kalsiyumun kandan
kemiklere geçmesini ve depolanmasını sağlar. Ayrıca böbreklere etki ederek
kalsiyumun geri emilimini azaltır ve idrarla daha fazla kalsiyum atılmasını
uyarır.
•
Tiroid bezinin yetersiz çalışması sonucu tiroksin salgısı azalır, bu duruma hipotiroidizim denir. Hipotiroidizmde;
şişmanlık, soğuğa karşı duyarlılık, aşırı uyku hâli, kalbin atım hızında
yavaşlama ve zihinsel tembellik görülür.
•
Yeni doğanda ve çocukluk döneminde tiroid hormonlarının salgılanmaması veya az
salgılanması kretenizm ‘e neden
olur. Kretenizmde cücelik ve zekâ geriliği birlikte görülür. Erişkinlerde
görülen tiroid yetmezliğine miks ödem denir. Miks ödem durumunda
yorgunluk, deri ve saçlarda kuruluk, yüzde şişlik olur.
•
Tiroid hormonlarının normalden fazla salgılanmasına hipertiroidizm denir. Hipertiroidizmde; zayıflama kalp atımnda
artış, sinirlilik, ellerde titreme, sıcağa dayanıksızlık, uykusuzluk ve
kaslarda güçsüzlük görülür( iç guatr zehirli guatr).
•
Hipo ya da hipertiroidizme bağlı olarak tiroid bezinin büyümesine guatr denir.
•
Hipertiroizmde tiroid hormonlarının artmasına bağlı olarak TSH inhibe edilir
(baskılanır). Ancak feed-beck mekanizması işlemez ve tiroid hormonu aşırı
salgılanmaya devam ederse böylece tiroid bezi büyür.
•
Hipotiroidizmde besinlerle iyot yeterince alınamaz ve hormon sentezi yapılamaz.
TSH miktarı artar, TSH’ın tiroid bezini sürekli uyarmasına bağlı olarak tiroid
bezi büyür.
4-PARATİROİT
BEZİ
•
Tiroit bezinin arka yüzeyinde bulunan mercimek şeklinde dört küçük bezden
oluşur.
•
Paratiroit bezi parathormon (PTH) adı verilen hormonu salgılar.
Parathormon
•
Kandaki kalsiyum miktarı azaldığında salgılanır.
•
Kalsitonin hormonu ile zıt etki gösterir.
•
Parathormon, kemiklerden kana kalsiyum geçişini sağlar. Ayrıca böbreklerdeki ve
bağırsaklardaki kalsiyumun geri emilimini artırarak kandaki kalsiyum düzeyini
artırır. Besinlerle alınan provitamin D’nin aktif D vitaminine dönüşmesi
parathormon etkisiyle karaciğerde başlayıp böbreklerde tamamlanır. D vitamini
bağırsaklardan Ca++ emilimini artırarak parathormonun etkisini
güçlendirir.
•
Sonuç olarak kandaki Ca++ düzeyi kalsitonin, parathormon ve D
vitamininin etkisi ile düzenlenir.
• Kandaki düzeyi azalırsa, kandaki kalsiyum
oranı azalır ve kaslarda, bilhassa el ve yüz kaslarında kasılmalara, ağrılı
kramplara neden olan tetani
hastalığı ortaya çıkar. Bu kasılma yutak kaslarında olursa solunum engellenir
ve ölüm gerçekleşir.
•
Kandaki düzeyinin artması ile, kemiklerdeki Ca++ deposu boşaltılarak
kana verileceğinden, böbrek taşı oluşumuna ve kemiklerin zayıflamasına, kolay
kırılmasına yol açar.
5-BÖBREK
ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER)
•
Böbrek üstü bezlerinin, böbreklerle bir bağlantısı yoktur, bağımsız çalışır.
•
Bezleri iki kısımdan oluşur. Dış kısmına kabuk (korteks), iç kısmına ise öz
(medulla) bölgesi adı verilir. Her iki bölümden yapı ve fonksiyon bakımından
farklı hormonlar salgılanır.
1. Medulla Bölümü Hormonları
•
Adrenal medulladan % 80 adrenalin (epinefrin) ve % 20 noradrenalin
(norepinefrin) olmak üzere iki hormon salgılanır. Adrenalin ve noradrenalin
bazı organlar üzerine aynı bazılarına ise farklı etki gösterir. Bu hormonların
salınımı korku, heyecan, hiddet, stres durumlarında artar.
•
Strese yol açan bir uyarıda hipotalamus sinirsel bir yolla öz bölgesini
etkileyerek hormon salgısını uyarır. Öz bölgesi sinirsel kontrol altındadır.
Adrenalin (Epinefrin)
•Stresli
durumlara cevap vermede vücudu harekete geçirir.
•
Heyecan, öfke, korku, panik, aşırı sevinç gibi durumlarda kandaki miktarı
artar.
® Kalp
atışını hızlandırır, kan basıncını yükseltir.
® Glikojenin
glikoza dönüşümünü hızlandırır kandaki glikozu artırır.
® Göz
bebeklerinin büyümesini ve tüylerin diken diken olmasını sağlar.
® Akciğerlerdeki
bronşları genişleterek vücuda daha fazla oksijen ulaşmasını sağlar.(Oksijen
tüketimini artırır.)
® Solunumu
hızlandırır.
® Sindirim
kanalında yavaşlamaya neden olur.
® Yüzeysel,
çevresel kan damarlarını daraltıp, iskelet kasları kan damar larını
genişleterek kanı kalp, beyin ve iskelet kaslarına yönlendirir.
Nöradrenalin
(Nörepinefrin)
•
Görevi adrenaline benzer, ancak salgılanması adrenalinden bağımsızdır. Hormon
ya da nörotransmitter madde olarak etki gösterir.
•
Adrenalinin kalp ve metabolizma hızı üzerinde daha fazla etkisi vardır. Nöradrenalinin
temel fonksiyonu kan basıncının düzenlenmesidir.
2-Kabuk Bölgesi Hormonları
•
Bu hormonlar steroit yapıda olup, kortikosteroit olarak adlandırılır.
•
Bu hormonların görevi vücudu uzun süreli strese karşı korumaktır.
•
Ön hipofizden salgılanan ACTH’ın kontrolünde sentezlenir. Sinirsel uyarılara
değil hormonal uyarılara cevap verir.
•
Kortizol, aldosteron ve eşeysel hormonlar olmak üzere üç sınıfta incelenir.
Kortizol (Glukokortikoit)
Her
çeşit gerilim kortizol salınmasını arttırır.
•
Kandaki glikoz düzeyi üzerinde etkilidir.Uzun süreli açlık durumlarında protein
ve yağların parçalanarak glikoza dönüşmesini sağlar, kandaki şeker oranını
yükseltir.
•
Amino asitlerin karaciğerde glikoza dönüşmesi sırasında amonyak (NH3)
açığa çıkar. Bu nedenle kortizol salgısı idrardaki azotlu madde miktarını
artırır.
•
Kortizolun ilaç olarak aşırı kullanımı, vücudun bağışıklık sistemini baskılar.
•
İltihap belirtilerini ve alerjiyi giderici etkileri vardır. Bu nedenle aşırı
ağrı veya iltihaplanma (yangısal sorun) görülen hastalıkların tedavisinde
kullanılır. Ancak uzun süreli kortizol kullanımı (kortizon ilacı gibi)
bağışıklık sistemini baskıladığından enfeksiyonlara ve hastalıklara duyarlılığı
artırır.
•
Üreme ve büyümede azalmaya yol açar.
Aldosteron
(Mineralokortikoit)
•
Kandaki su ve tuz dengesinin ayarlanmasını sağlar. Böbreklere etki ederek
sodyum, klor ve suyun geri emilimini artırırken, potasyumun geri emilimini
azaltır. Böylece kanın, hücre içi ve hücreler arası doku sıvısının mineral ve
iyon dengesini ayarlar; kan basıncının, kan hacminin ve doku sıvısının
artmasını sağlar.
•
Enfeksiyonlara karşı savunma sistemini de destekler.
•
Az salgılanması durumunda kan basıncı düşer, enfeksiyonlara direnç azalır,
halsizlik ve iştahsızlık artar, deri bronz rengini alır (addison-tunç
hastalığı).
•
Aşırı aldosteron salınması vücudun çok miktarda K+ kaybetmesine
neden olur. K+ kaybı, sinir ve kas hücrelerinin zarlarında bozukluk
yaratır ve kaslar uyarılamaz. Bunun sonucunda aşırı kas zayıflığı ortaya çıkar.
•
Hiç salınmazsa ölüm gerçekleşir
Eşeysel Hormonlar
•
Az miktarda testosteron, östrojen ve progesteron hormonları salgılanır.
•
Erkek eşey hormonlarını destekleyici özellikte hormonlardır.
•
Erkek çocuklarda fazla salınırsa çocuklar erken ergenliğe ulaşır.
•
Dişilerde adrenal eşey hormonları fazla salınırsa ses kalınlaşır, sakal çıkar,
eşeysel organlar körelir ve erkeksi özellikler ortaya çıkmaya başlar.
•
Etkisini göstermeyecek kadar az dişillik hormonu salgılanır.
6. PANKREAS BEZİ
•
Karma bezdir.
•
Yaklaşık %98'i, sindirim enzimlerini salgılayan acinar adı verilen kısımdan, geri
kalanı hormon üreten langerhans
adacıkları adlı hücre kümelerinden oluşmuştur.
•
Langerhans adacıklarında iki tip hücre bulunur. Alfa hücreleri glukagon, beta
hücreleri ise insülin hormonlarını salgılar.
•
İnsülin ve glukagon hormonlarının etkileri birbirine zıt olup, kandaki glikoz
düzeyini ayarlarlar.
Glukagon
•
Kandaki glikoz düzeyi düştüğünde salgılanır.
•
Karaciğerde glikojenin glikoza yıkımını ve glikozun kana geçmesini sağlar.
•
Ayrıca gliserol ve amino asitleri glikoza dönüştürmek ve oluşan glikozu kan
dolaşımına vermek yoluyla da kan glikozunu artırır.
•
Ayrıca bu hormon yağ dokularında yağ yıkımını sağlar.
İnsülin
•
Glukagon ile zıt çalışır. Kandaki glikoz miktarını düşürür.
•
İnsülin, beyin hücreleri hariç glikozun
hücre içine taşınmasını sağlar. İnsülin olmadan hücreler glikozu kullanamazlar.
Beyin hücreleri glukozu almak için insüline gerek duymaz, her zaman alabilir.
Beyin için kanda daima glukoz bulunmak zorundadır.
•
Karaciğer ve kaslarda glikozun fazlasının glikojen şeklinde depo edilmesini
sağlar. Karaciğerin glikojen depolama kapasitesi dolunca, glikozun karaciğer
hücrelerinde yağ asidi sentezinde kullanılmasını sağlar.
•
Protein ve yağ sentezini uyarır.
•
İnsülin hormonu eksikliğinde kanda glikoz miktarı artar ve şeker hastalığı görülür.
•
İnsülinin normalin üstünde salgılanmasına bağlı olarak kanda glikoz düzeyinin
normalin altına düşmesine hipoglisemi
denir. Bu durumda en çok beyin etkilenir. Çünkü beynin tek enerji kaynağı
glikozdur. Hipogliseminin ilerleyen aşamalarında hipoglisemik şok ve ölüm
gelişir.
•
İnsülinin yetersiz salgılanması sonucu glikoz karaciğerde glikojen hâlinde depo
edilemez ve hücreler tarafından yeterince kullanılamaz. Sonuç olarak kanda
glikoz seviyesi yükselir. Herhangi bir nedenle insülinin yetersiz
salgılanmasına bağlı olarak kanda glikoz seviyesinin normalin üstünde olmasına hiperglisemi denir. Kanda glikoz
birikmesi diabetes mellitusa (Şeker
hastalığı) neden olur.
7-EŞEYSEL BEZLER:
•
Üreme hücrelerini oluşturma yanında endokrin bez olarak da görev yapar.
•
Eşey bezleri steroid yapılı hormon
üretir.
•
Eşey bezlerinden hormon salgılanmasını hipofizden çıkan FSH ve LH düzenler.
A) TESTİSLER:
•
Skrotum adı verilen keselerde bulunur.
•
İçindeki leydig hücreleri androjenler adı verilen hormonları salgılar.
•
En önemli adrojen testosteron hormonudur.
Androjenler;
·
Fetusun erkek olmasına neden olur.
·
Ergenlik döneminde ikincil erkeklik
özelliklerinin ortaya çıkmasını (vücut kıllanması, ses kalınlaşması) sağlar.
·
İskelet kaslarında kütle artışına neden
olur (hücre sayısı artmaz).
·
Spermatogenezin gerçekleşebilmesi için testislerin gelişimini
sağlar.
·
Ergenlik döneminde, fiziksel olarak
aktif davranışların ortaya çıkmasına ve karşı cinse ilgi artışına neden olur.
B) OVARYUMLAR (Yumurtalıklar):
•
İnsanda karın boşluğunda yumru biçiminde iki ovaryum vardır.
•
Östrojenler ve progesteron adı verilen hormonlar salgılar.
Östrojenler:
·
Ergenlik döneminde salgılanır ve ikincil
dişilik özelliklerinin ortaya çıkmasını (omuzların dar, kalçaların geniş
olmasını ve göğüslerin büyümesini) sağlar.
·
Progesteronla birlikte ovaryumun
gelişmesini sağlar.
·
Yumurta kanalı, uterus (döl yatağı) ve
vajinanın büyüyüp gelişmesini sağlar.
Progesteron:
·
Embriyonun tutunması için uterusun
hazırlanmasını sağlar.
·
Hamilelik süreinde uterusun kas kasılmalarını önleyerek
hamileliğin sürmesini sağlar.
·
Progesteron hormonu, korpus luteum adı
verilen yapıdan ve hamileliğin belirli bir sürecinden sonra plasentadan
salgılanır.
8-TİMUS BEZİ
•
İki lobdan meydana gelmiştir.
•
Ergenliğe kadar gelişmeye devam eder ve ağırlığı 30–40 grama kadar ulaşır.
•
Ergenlikten sonra yavaş yavaş küçülerek yerini yağ ve bağ dokusuna bırakır.
•
Lenfosit üreterek özellikle çocukluk yaşlarında vücudun savunmanda rol alır.
•
Salgıladığı hormonlar T ve bazı B lenfositlerinin gelişmesinde rol oynar.
•
Timus hormonları, ayrıca hipofizden salgılanan cinsiyet hormonlarının (LH, FSH)
salınmasını baskılar.