Boşaltım Sistemi - 11. Sınıf Biyoloji Konu Anlatım
Boşaltım Sitemi 11. Sınıf Biyoloji
Word dosyası olarak indirmek için aşağıdaki indir butonuna tıklayınız.
|
BOŞALTIM SİSTEMİ
Canlı için zararlı ve ihtiyaç
duyulmayan maddelerin organizma tarafından dış ortama verilmesine boşaltım, boşaltımda görevli organların
oluşturduğu sisteme boşaltım sistemi denir.
Boşaltımın amacı
ü Metabolik atıkları uzaklaştırmak
ü İç dengenin korunmasını sağlamak
ü Su ve iyon dengesini korumak
ü Kan PH’ını belirli değerler
arasında sabit tutmak
Boşaltım maddeleri
ü Solunum sonucu oluşan CO2
ve H2O
ü Kandaki fazla su, mineraller, iyonlar,
tuzlar, B ve C vitaminleri
ü Çizgili kasta oluşan kreatin
ü İlaçlar
ü Alyuvarların parçalanması ile oluşan
biluribin
ü Azotlu atıklar ® NH3 ( en zehirli) , üre ve ürik asit
Azotlu atıklar
Amonyak :
®
Amino
asitler ve bazların yıkılması sonucu
açığa çıkar.
®
Düşük
derişimi bile zehirlidir.
®
Bol
suyla atılır.
®
Suda
çözünürlüğü fazladır.
®
Karasal
canlılarda üre ya da ürik asite dönüştürülerek atılır.
®
İnorganiktir.
Üre:
®
Az
zehirli
®
Az
suyla atılır.
®
Suda
çözünürlüğü azdır.
®
Organiktir.
Ürik asit:
®
Zehir
etkisi yoktur.
®
Çok
az suyla atılır.
®
Suda
çok az çözünür.
®
Organiktir.
Amonyağın üre ya da ürik asite dönüşümünde
enerji harcanır. Azotlu atığını amonyak olarak atanlar sudan kaybeder enerjiden
kazanır, üre ya da ürik asit olarak atan canlılar sudan kazanır, enerjiden
kaybeder.
• Balık, larva kurbağa, toprak
solucanı ® amonyak
• Memeliler, ergin kurbağa, köpek
balığı ® üre
• Böcekler, kuşlar, sürüngenler ® ürik asit
Memeliler amonyağı karaciğerin kupfer
hücrelerinde ornitin devri
reaksiyonlarıyla üreye dönüştürür.
1 molekül üre için, 2 molekül amonyak,
1
molekül CO2,
3
molekül ATP harcanır.
Boşaltım ve dışkılama karıştırılmamalıdır.
®Boşaltım metabolik atıkların hücrelerden, doku sıvısı ve kandan
uzaklaştırılması, dışkılama sindirim
faaliyetleri sonunda oluşan atıkların vücuttan atılmasıdır.
®Boşaltım homeostasiyi doğrudan
sağlayan, dışkılama dolaylı yoldan sağlayan bir olaydır.
İNSANDA BOŞALTIM SİSTEMİ
İnsanda boşaltım sistemi;
• böbrek,
• boşaltım kanalı (üreter),
• sidik kesesi (mesane) ve
• üretradan meydana gelmektedir.
Böbrekler:
✓İnsanda bir çift
fasulye tanesi biçiminde, 120-200 g ağırlığındadır.
✓ Karın
boşluğunun arka tarafında, bel hizasında yer alır.
✓ Birbirine dönük olan çukur bölgesinden kan, lenf damarları,
sinirler ve idrar kanalları girer, çıkar.
✓ Üzerinde bulunan böbrek üstü bezi ile arasında yağlı
doku vardır.
✓ Böbrekler üre, ürik asit, kreatin gibi zararlı maddelerle
kanda fazla miktarda bulunan su ve iyonları, ilaçları, asit ve bazları kandan
uzaklaştırarak kararlı bir iç ortamın oluşturulmasına yardımcı olur.
Üreter (İdrar kanalları):
✓ Her
böbrekten çıkan bir idrar kanalı idrar kesesinde sonlanır.
✓ Üreterler
böbreklerden gelen idrarı idrar kesesine getirir.
İdrar Kesesi (Mesane):
✓ Düz
kastan yapılmış kese şeklindeki organ idrarı depolar.
✓ İdrar
kanalına açıldığı kısımda idrarın geri dönmesini engelleyen kapakçıklar
bulunur.
✓ İdrar
belirli bir miktara ulaşınca sinir uçları uyarılarak beyine impulslar
gönderilir. Kese kasılır ve idrar üretra ile dışarı atılır.
Dış İdrar Kanalı (Üretra):
✓ İdrar
kesesinden sonra dışarı açılan kanal idrarı dışarı atar.
✓ İdrar
kesesi ile üretranın birleşme bölgesindeki büzücü kaslar, idrar atımını kontrol
eder.
✓ Erkekte idrar ve sperm aynı kanaldan, farklı zamanlarda
atılır. Bayanda üretra yalnız idrarın atılmasını sağlar.
Böbreğin Yapısı
Böbrek, boyuna olarak ortadan ikiye
kesilirse dört bölüm görülür.
Zar: Bağ doku
yapısında olup böbreğin üzerini örter. Bu zarın üzerinde genellikle bir yağ
tabakası (koruyucu yapı) bulunur.
Kabuk (Renal Korteks): Zarın alt kısmıdır. Kırmızı renklidir. Böbreğin işlevsel birimi olan
nefronları bulundurur.
Öz Bölgesi ( Renal Medulla): Kabukla havuzcuk arasında bulunur. Bu kısımdaki idrarı
havuzcuğa taşımada görev alan toplama kanalları bir araya gelerek malpigi
piramitlerini oluşturur. Piramitlerin tepe kısmı öz bölgesine, taban kısmı ise
korteks bölgesine bakar .
Havuzcuk (Pelvis): Böbreğin göbek kısmındaki boşluktur. Burada toplanan idrar, üreter yolu
ile idrar kesesine gider. Burada depolana idrar üretra ile vücut dışına atılır.
Karın bölgesinde aorttan ayrılan
böbrek atardamarı böbreğin çukur bölgesinden girerek gittikçe küçülen
atardamarlara ve sonuçta kılcallara ayrılır. Bu kılcallar da birleşerek böbrek
içindeki toplardamarlara açılır. Bunlar da sonuçta böbreğin çukur bölgesinden
çıkan böbrek toplardamarına, bu toplardamar da karın bölgesindeki alt ana
toplardamara bağlanır.
Nefronun Yapısı ve Çalışması
Böbreğin yapı ve görev birimlerine nefron denir.Her böbrekte yaklaşık
1.200.000 kadar nefron bulunur. Nefronlardan yaklaşık günde 180 litre sıvı
süzülerek, 1,5 litre idrar (artık madde) çıkartılır.
Bir nefron;
• malpighi cisimciği
• nefron kanalları
•idrar toplama kanallarından oluşur.
Malpighi cisimciği: Glomerulus ve bowman kapsülünden
oluşur.
Bowman kapsülü, yassı epitel hücrelerden oluşan ,
içi boş yarım küre şeklindedir. Böbreğin kabuk kısmında bulunur.
Glomerulus , böbrek atardamarının kabuk
bölgesinde oluşturduğu kılcal damar yumağıdır. Glomerulusa kan getiren damara Getirici atardamar, glomerulusdan kanı
uzaklaştıran damara Götürücü atardamar
denir.
Götürücü atardamarlar, nefron kanalcıklarının
etrafını saran kılcal damarlara, kılcallar birleşerek böbrek içindeki küçük
toplardamarlara, bunlar böbrekten çıkan böbrek toplardamarına bağlanır.
• Glomerulus kılcalları ile diğer doku
kılcalları arasındaki farklar;
✓ Glomerulus
kılcalı iki atar damar arasında, diğer kılcal damarlar atar ve toplar damar
arasındadır.
✓ Glomerulus
kılcal damarı boyunca kan basıncı aynıdır ve diğer kılcallardaki basıncın iki
katından fazladır.
✓ Glomerulus
kılcalları iki katlı epitel, diğer kılcallar tek katlı epitel bulundurur. İki
katlı epitelin olması yüksek kan basıncına dayanmalarını sağladığı gibi kan
hücreleri ile proteinlerinin de çıkmasını önler.
✓ Glomerulus
kılcallarındaki madde geçişi kandan bowman kapsülüne doğru tek yönlüdür. Vücut
kılcallarında iki yönlü sıvı hareketi vardır.
• Glomerulustan süzülen maddeler
bowman kapsülü ile nefron kanallarına aktarılır.
Nefron kanalları:
• Bowman kapsülünden, idrar toplama
kanalına kadar uzanırlar.
• Tek katlı kübik epitelden oluşan
nefron kanalları sırasıyla proksimal
tüp, henle kulpu ve distal tüp olmak üzere üç farklı
bölgeye ayrılır.
• Kıvrımlı bir yapıya sahip olan
proksimal tüp kabuk bölgesinde bulunur.
• Henle kulpu öz bölgesine iner tekrar
kabuk bölgesine çıkarak kıvrımlı bir yapı olan distal tüpü oluşturur.
• Distal tüp ise idrar toplama
kanallarına bağlanır.
İdrar toplama kanalı:
• Nefronların en son kısmıdır.
• Bu kanallar böbreğin öz bölgesinin
havuzcuğa yakın kısmında birleşerek piramit denilen üçgen şeklindeki yapıları
oluştururlar.
• İdrar toplama kanalları içindeki
idrar, piramitlerin tepe kısmından böbreğin havuzcuk bölgesine dökülür.
Kanın Boşaltım Atıklarından Temizlenmesi ve İdrar Oluşumu
• Nefronun görevi kan plazmasını,
böbrekten geçişi sırasında içindeki üre, ürik asit, kreatin gibi metabolizmanın
son ürünleri ile Na+, K+, Cl- ve H+
gibi gerekenden fazla olan iyonlar ve fazla sudan temizlemektir.
• Bu süreç sonucunda kandan alınarak
atılan sıvıya idrar denir.
• Süzülme, geri emilme ve salgılama
olmak üzere üç evrede gerçekleşir:
Süzülme pasif taşıma ile gerçekleşir.
Geri emilim pasif ve aktif taşıma ile
gerçekleşir.
Salgılama aktif taşıma ile gerçekleşir.
1-Süzülme
• Glomerulus kılcalları ile Bowman
kapsülü arasında meydana gelir.
• Yüksek kan basıncının etkisiyle kan
hücreleri, plazma proteinleri ve yağ molekülleri dışındaki kan içeriğinin
glomerulustan Bowman kapsülüne geçmesine süzülme
denir.
• Süzülme difüzyon ile gerçekleşir.
Enerji tüketimi olmaz.
• Glomerulus boyunca kan basıncı
yüksek ve sabit olduğundan glomerulusta
sadece süzülme olur, geri emilim olmaz.
• Süzüntüde su, glikoz, aminoasit,
vitamin, Na+, K+, Ca+2, Mg+2, HCO3
; vb. iyonlar; üre, ürik asit, amonyak, kreatin gibi boşaltım maddeleri
yer alır.
• Kan hücreleri, plazma proteinleri ve
yağ molekülleri glomerulustan geçemez.
• Glomerulustan Bowman kapsülüne belirli bir
sürede geçen süzüntü miktarına böbreğin
süzme hızı denir.
• Kan basıncını artıran faktör süzülme
hızını ve idrar miktarını artırır.
® Soğuk havalarda glomerulus kılcal
damarları daralır, kan basıncı artar. Buna bağlı olarak kışın süzülme hızı ve
oluşturulan idrar miktarı artar.
® Sıcak havalarda terleme ile su kaybedilir,
kılcal damarlar genişler, kan basıncı azalır, süzülme hızı düşer, idrar miktarı
azalır.
® Vücut sıcaklığının artması kalp
atışını dolayısıyla da kan basınıcını
artırır. Süzülme hızı artar ve fazla idrar oluşur.
®Troksin ve adrenalin homonu, kan
basıncını arttırdığı için böbreklerde süzülme hızlanır, idrar miktarı artar.
• Kan basıncı kanı glomerulus
kılcallarından bowman kapsülüne iten kuvvettir (70 mm Hg) . Osmotik basınç, süzülmeye
negatif etki yapar (32 mm Hg). Ayrıca bowman kapsülünün hidrostatik basıncı,
glomerulus içeriğinin bowman kapsülüne geçişine durdurucu etki yapar (14 mm Hg)
• Süzülme basıncını şöyle
hesaplayabiliriz:
2-Geri Emilim
• Süzüntü nefron borucuklarında
ilerlerken, içindeki yararlı maddelerin önce bu borucukların epitel
hücrelerine, sonra bunları saran kılcal damarlara geçerek kan dolaşımına
katılmasına geri emilim denir.
•Pasif ve aktif taşıma gerçekleşir.
Aktif taşıma sırasında gereken enerji nefron borucuklarını oluşturan hücrelerdeki
mitokondrilerde üretilir.
• Kanala bakan hücrelerin yüzeyinde,
çok sayıda mikrovillus bulunur.
• Süzüntüdeki glukoz ve amino
asitlerin tümü, suyun ve tuzların %99'u, ürenin de %50 ye yakını geri emilir.
• Kas metabolizması sonucu oluşmuş
olan kreatin geri emilmez.
✓ Glikoz, amino asitler aktif taşıma ile
geri emilir.
✓ iyonlar aktif taşıma ve difüzyon ile
geri emilir.
✓ Glikoz, amino asit ve iyonları emen
nefron kanalının çeperlerinde ki hücrelerde ozmotik basınç, buna bağlı olarak
su emme kuvveti artar.
✓ Su ozmoz ile geri emilir.
✓ Üre difüzyon ile geri emilir.
Proksimal tüpte geri emilim
® Geri emilimin en aktif olduğu
kısımdır.
® Su ozmoz ile glikoz, vitaminler,
amino asitler, amonyum, bikarbonat, sodyum, klor, potasyum aktif taşıma ile
geri emilerek kana geri verilir.
® Burada glikoz ve amino asitlerin tümü
geri emilirken diğer maddeler kısmen geri emilir.
Henle kulpunun inen kolunda geri emilim
® Tuza pek geçirgen değildir.
® Suyun geri emilimi gerçekleşir.
® En yüksek madde yoğunluğu henle
kulpunun dirsek kısmındadır. (hipertonik).
® Çöl memelilerinde henle kulpu çok
uzundur. Bu sayede suyun geri emilimi artar ve idrarla su kaybı azaltılır.
Henle kulpunun çıkan kolunda geri emilim
® Suyun geri emilimi gerçekleşmez.
® Klor iyonları aktif taşınma ile
sodyum iyonları pasif taşınma ile emilir. ® Sıvının tuzu, büyük ölçüde emilir ve distal tüpe geçer
(Hipotonik).
Distal tüpte geri emilim
® Na, Cl, HCO3 iyonları
aktif taşıma ile su pasif taşıma ile geri emilir.
® Distal tüp hücreleri üreye geçirgen
olmadığı için burada ürenin geri emilimi olmaz.
® Böbrek üstü bezi tarafından
salgılanan aldosteron hormonu
etkisiyle, Na+ ve CI- geri emilken K+ böbreklerden dışarı atılır. Sonuçta kan
miktarı ve basıncı artar.
® Distal tüpte ve idrar toplama kanalında suyun geri emilimi
hipofiz bezinden salgılanan ADH (Anti diüretik hormon) etkisiyle düzenlenir.
ADH;
• Distal tüp hücre porlarını
genişleterek fazla suyun geri emilimini sağlar.
• ADH fazla salgılanırsa su emilimi
artar, az salgılanırsa su emilimi
azalır.
• Böylece kana geçen su ile kanın
ozmoloritesi normal düzeyde tutulur.
ü Tuzlu besin fazla yenirse ADH artar,
suyun geri emilimi artar.
ü Koşan bir insanda ADH salgısı artar,
suyun geri emilimi artar.
ü Fazla su içen bir insanda, ADH azalır,
suyun geri emilimi azalır.
ü Alkol alan insanda, alkolü seyreltmek
için bol su gerektiğinden ADH salgısı azalır, suyun geri emilimi azalır. Sık
idrara çıkılır.
®Paratroit hormonu etkisiyle Ca++
iyonunun böbreklerden geri emilimi sağlanırken, kalsitonin hormonu etkisiyle
idrarla dışarı atılır.
İdrar Toplama Kanalında Geri Emilim
®Aktif taşıma ile NaCI geri emilimi,
ADH etkisi ile de suyun geri emilimi burada tamamlanır.
® Üre, pasif taşıma ile geri emilir.Bu
kanalların sadece havuzcuğa yakın kısımları üreye geçirgendir.
• Nefron kanalının etrafındaki sıvı
ile nefron kılcallarındaki kanın akış
yönü birbirine zıttır (ters akım) .Bu özellik geri emilim hızını artırır.
• Bir maddenin kandaki normal
miktarına eşik değer denir. Eğer bir
maddenin miktarı eşik değerinin üzerinde ise eşik değerinin üzerindeki miktar
idrarla dışarı atılır. Bu maddenin geri emilimi olmaz.
• Şeker hastalarının kanında şeker
miktarı eşik değerinin üzerinde olduğu için fazla olan kısım idrarla dışarı
atılır. Sağlıklı insanların idrarında şeker olmaz.
• Suda eriyen vitaminler fazla
alındığında fazlası idrarla atılır.
3. Salgılama
• Süzülme ile bowman kapsülüne
geçemeyen maddelerin, nefronu saran kılcal kan damarlarından aktif taşıma ile nefron
kanalcığına verilmesine salgılama
veya aktif boşaltım denir. .
• NH3, HCO3,
ilaçlar, bazı asit ve bazlar, H+, K+ ve boya gibi bazı
maddeler salgılanır.
• Proksimal tüp: pH dengesini sağlamak
için tüpteki epitel hücreler hidrojen iyonu salgılar. Süzüntünün fazla asidik
olmasını engellemek için de amonyak (NH3) difüzyonla proksimal tüpe salgılanır.
•Hidrojen iyonu (H+) ve potasyum iyonu
(K+) aktif taşıma ile distal tüpe salgılanır.
Böbrek atardamarı, böbrek toplardamarı
ve üreter içindeki sıvılar karşılaştırıldığında; üre miktarı en fazla böbrek
atardamarında, üre derişimi ise en fazla üreterdedir.
İdrar Atımı
İdrar
su ve çözünmüş maddelerden oluşur,
ü %95'i su,
ü %5'lik kısmı üre, ürik asit, kreatin,
hormonlar, B ve C vitamini gibi organik
maddeler,
ü su, kalsiyum, potasyum, sodyum, klor,
fosfat, amonyak gibi inorganik maddeler,
ü az miktarda lökosit ve epitel hücreden
oluşur.
• Beslenme durumuna göre idrarın pH'si
5-7 arasında değişir.
• Süzüntü : nefron kanalları ® idrar toplama kanalları ®
havuzcuk ® üreter ® idrar kesesi ® üretra
• İdrar toplama kanalından sonraki
bölümlerinde (havuzcuk, üreter, idrar kesesi ve üretrada) geri emilim ve
salgılama olmaz. Bu nedenle havuzcuktan başlayarak idrarın içeriği değişmez.
Böbreğin Düzenleyici Fonksiyonu
Vücudun tuz dengesinin düzenlenmesi: Böbrek tüplerinden tuzun geri emilimi, böbrek üstü
bezinden salgılanan "Aldosteron Hormonu" ile sağlanır. Suyun vücutta
tutulması ise sodyum iyonları ile olur. Proksimal tüpten emilen sodyum yeterli
olmadığı takdirde; distal tüpten ve idrar toplama kanalından bir miktar daha
sodyum geri emilir. Sodyumun ihtiyaçtan fazla alınması, gereğinden fazla suyun
vücutta tutulmasına, bu da ödemlerin ortaya çıkmasına sebep olur.
Fazla miktarda deniz suyu içen bir
insan, hücreleri su kaybettiği için ölür. Deniz suyundaki tuz oranı %3 tür.
İnsan kanında ise %1 oranında tuz vardır. İçilen deniz suyu kana geçince, kanın
ozmotik basıncı artar. Bu durumda hücreler ve hücreler arasındaki su kana
geçer. Kanın hacmi ve basıncı artar. Böbrekler ancak %2 tuz çözeltisi atabilir.
Vücuda giren deniz suyunun her litresi İçin 0,5 litre doku sıvısı kaybedilir.
Dokulardaki su kaybı ölüm getirir.
Vücuttaki su miktarının düzenlenmesi: Vücutta su dengesinin düzenlenmesinde ADH (anti
diüretik hormon) etkilidir. Eğer kanda su miktarı azalırsa hipofizden
salgılanan ADH miktarı artarak distal tüpün ve idrar toplama kanallarının suya
geçirgenliğinin artması ile su geri emilimi artırılarak idrarla su kaybı azaltılır.
Bu durumda yoğun idrar oluşturulur.
Nefron tüplerinin içindeki sıvıda
bulunan maddelerin derişimi de su emilimini etkiler. Örneğin, şeker
hastalarının nefron kanallarında şeker bulunur. Bu durum tüplerdeki ozmotik
basıncı yükselttiği için suyun geri emilimini azaltır ve idrar miktarı artar.
Bundan dolayı şeker hastalarında çıkartılan idrar miktarında artma görülür
(Diabet).
Vücut sıvılarının pH'ının düzenlenmesi: Vücut sıvılarının pH'sı 7,38 - 7,42 arasında
değişmektedir. Bu değerin 7'nin altına düşmesi veya 7,7'nin üzerine çıkması
durumu ölümle sonuçlanır. Vücuttaki canlılık faaliyetlerinin sürekliliği için
pH'ın 7 - 7,7 sınırları arasında tutulması gerekir.
pH değiştiğinde böbrekler duruma göre
hidrojen ve bikarbonat iyonları ya da amonyak salgılayarak kan pH'sini
düzenler. Solunum sonucu açığa çıkan ve kanda biriken karbondioksit de kanın
pH'sinin düşmesine (asitliğinin artmasına) neden olur. Karbondioksitin
akciğerlerden uzaklaştırılması da kanın pH'sinin sabit tutulmasında önemli rol
oynar.
Alyuvar yapımı:
Böbrekler eritropoietin hormonu
üreterek alyuvar yapımında görev alır. Eritropoietin, alyuvar yapımını uyaran
bir hormondur. Eritopoietin hormonunun % 90'nı böbreklerde, % 10'u ise
karaciğerde üretilir. Eritropoietin hormonu kemik iliğinde alyuvar sentezini
uyarır.
Böbrekleri iş görmeyen hastalarda ve
böbrek rahatsızlığı olan kişilerde böbrek ve karaciğerde eritropoietin hormonu
yapımı azalması sonucu anemi hastalığı görülür.
Ayrıca böbrekler uzun süreli açlık
durumlarında amino asit ve gliserol gibi karbonhidrat olmayan besinlerden
glikoz sentezi yapabilirler.